Ağrının Hatırası: Unutamayan Bedenin Hikâyesi

Bu gönderiyi oylayın
[Toplam: 1 Ortalama: 5]

Zeynep, yıllar önce geçirdiği bir bel fıtığı sonrası şiddetli ağrılar yaşamıştı. O dönem yataktan kalkmak bile eziyetti. Ayakta fazla kalamıyor, oturduğunda tekrar doğrulmakta zorlanıyordu. Aylarca tedavi gördü, ağrıları zamanla azaldı.

Ama tuhaf olan şuydu: Ağrısı geçmesine rağmen hayatı hâlâ kısıtlıydı.

Ne yürüyüşe çıkıyordu, ne çocuğunu kucağına alıyordu.

Yeni bir şey denemeye cesaret edemiyordu.

Çünkü zihninde hep aynı korku yankılanıyordu:

“Ya tekrar olursa?”

Bir sandalyeye otururken bile bedeni kasılıyor, içi panikliyordu.

Artık ağrı yoktu.

Ama ağrı hafızası kalmıştı.

Zihni, ağrıyı sanki yeniden çağırıyordu ve bu korku, onu hayattan uzaklaştırıyordu.

Ağrının Hatırası: Unutamayan Bedenin Hikâyesi

Peki Ne Değişti?

Zeynep, hekimiyle birlikte düzenli seanslara başladı.

Ağrının fiziksel olduğu kadar zihinsel bir iz de bıraktığını fark etti.

Hangi hareketlerden korktuğunu, hangi anlarda kasıldığını birlikte keşfettiler.

Düşüncelerini tanımayı, bedeninin verdiği tepkileri okumayı öğrendi.

Korkusuyla yüzleşti ve adım adım güvenle ilerlemeye başladı.

Sonunda bir sabah, yıllardır yapmaya cesaret edemediği bir şeyi yaptı:

Çocuğunu kucağına aldı.

Ağrısı olmadı.

Ve o an anladı: Korkusu gitmeden bedeni özgürleşemiyordu.

Ağrı bazen geçer.

Ama korkusu kalır ve o korku yenilmeden hayat tam anlamıyla başlamaz.

bir yorum bırakın