Ankilozan Spondilit
Ankilozan spondilit omurga, eklemler ve eklem çevresi dokuların inflamasyonunun (yangı) olduğu bir hastalıktır.
Zaman içerisinde omurgada kemiklerde köprüleşmelere neden olarak omurga hareketlerinde kısıtlanmalara ve duruş bozukluklarına neden olur. Hastalarda öne eğik duruş gelişir. Kostalarda etkilenmişse nefes alma güçlüğü oluşabilir.
Ankilozan Spondilit Hastalarında Oluşan Şikayetlerden Bahsedebilir misiniz?
Erken dönem şikayet genellikle bel bölgesinde ve kalça/kaba etlerde sabahları oluşan veya hareketsizlik sonrasında oluşan ağrı ve tutukluktur. Ağrının yavaş yavaş başlayıp giderek artması, en az 3 ay boyunca devam etmesi, tutukluğun sabah veya istirahat sonrası daha fazla olması, hareketle azalması ve steroid olmayan ağrı kesici ilaçlara iyi yanıt vermesi bu hastalıkta beklediğimiz özelliklerdendir.
Hastalar önceleri derinde künt karakterde hissedilen lokalize edilmesi güç olan bir ağrıdan yakınırlar. Ağrı başlangıçta kaba etlerde hissedilir, kalça veya uyluk arkasına doğru yayılabilir.
Sağ ve sol kaba etlerde yer değiştiren ağrı olması tipiktir. Bel ağrısı çok sık görülen bir yakınmadır. Bu nedenle hastalığın teşhisinin konması yıllarca gecikebilir. Şikayetler başladıktan sonra tanı konulana kadar geçen süre ortalama 5 yıl olarak bildirilmektedir.
Sakroiliak eklem tutulumu ile oluşan sakroiliit ve özellikle alt ekstremitelerde gözlenen simetrik olmayan eklem şişliği/ağrısı mevcuttur. Tendon, ligaman ve eklem kapsüllerinin kemiğe yapışma bölgelerinde inflamasyon oluşması nedeniyle özellikle topuk ağrısı, ayak bilek ağrısı gibi entez noktalarında da ağrı oluşabilir.
Topuklar, kostosternal bileşkeler, büyük trokanterler, tüber iskiadikumlar, spinöz çıkıntılar etkilenen bölgelerin başında gelir. Eklem tutulumu şikayeti ile de başlangıç görülebilmektedir. Genellikle kalça, diz, omuz gibi büyük eklemlerin tutulumu ile seyreder.
Eklem tutulumu genellikle asimetriktir. Kalça tutulumu genellikle iki taraflı olup sinsi başlangıçlıdır ve ciddi bir sakatlık nedenidir. Diz ekleminde tekrarlayan şişlikler görülebilir. Çene eklemi tutulumu ile ağız açıklığında azalma ve çiğneme fonksiyonlarında bozulma görülebilir.
Hastalığın ileri dönemlerinde iskelet sisteminde şekil bozuklukları gelişmesi ile bel, boyun ve sırt bölgesinde hareketlerde kısıtlılık, duruş bozuklukları gelişir. Belin eğriliği kaybolmakta, düzleşmekte, sırtta öne eğiklik, baş önde pozisyonu gelişmektedir.
Göğüs ön duvarında ağrı ve ileri evrelerde göğüs kafesinin solunum esnasında genişleyebilme kapasitesinde azalma olabilir.
Özetle
Ağrı inflamatuvar karakterdedir: uzun süre istirahat sonrasında (genellikle gece 6 saatten uzun süre uyuma ile veya gündüz uzun süre sabit pozisyonda ayakta kalma veya oturma sonrasında) yarım saatten uzun süren, hareketle azalan ağrı ve tutukluk, gece uykudan uyandırıp hareket etmek zorunda bırakan ağrı vardır. Halsizlik ve yorgunlukta eşlik etmektedir.
Bel bölgesi ve kalça kemikleri arasındaki bölgede, tendon ve ligamentlerin kemiğe yapışma noktalarında, göğüs kemikleri ve kotlardaki kıkırdaklarda, kalça ve omuz eklemlerinde tutulum daha sıktır. Özellikle kadınlarda hastalık boyun ve sırt ağrısı ile başlayabilir.
Kadınlarda hastalığın ılımlı seyretmesi ve yavaş ilerlemesinden dolayı teşhis konulması daha da gecikmektedir.
Ankilozan Spondilitte Omurga Dışında Hangi Bölgelerde Tutulum Olabilir?
Omurga ve eklemler dışındaki bölgelerde de tutulum oluşabilir. En sık etkilenen eklem dışı tutulum bölgesi gözlerdir.
- Göz: akut anterior uveit
- Gastrointestinal: inflamatuvar barsak hastalığı ile birliktelik, asemptomatik enterik mukozal inflamasyon
- Kardiyak: aortit, aort yetmezliği, iletim bozukluğu
- Pulmoner: orta derecede restriktif akciğer fonksiyon bozukluğu, apikal fibrozis
- Nörolojik: spinal kırık (kompresyon veya instabiliteye sekonder), kord basısı, kauda ekina sendromu, atlantoaksiyel subluksasyon
- Renal: sekonder amiloidoz(%4-9), IgA nefropatisi
Ankilozan Spondilitte Genetik Yatkınlık Söz Konusu Mudur?
Bu hastalıkta genetik yatkınlık söz konusudur. Hastalarda HLA B27 testi yaklaşık %90 oranında pozitiftir. Bu oran genel popülasyonda sadece %6- 10’dur. Şu unutulmamalıdır ki HLA B27 pozitifliği tek başına tanı koymak için yeterli değildir.
Test pozitif olduğunda hastalık olasılığı artmaktadır, ancak HLA B27 rutin istenilen bir tarama ya da tanı testi değildir. Hastanın öyküsü ve fizik muayenesi hastalığı düşündürüyori ancak radyolojik bulgularla tanı net olarak konulamıyorsa tanıya yardımcı bir testtir.
Bu testin negatif olması hastalık olmadığı anlamına da gelmez. Klinik ve radyolojik verileri ankilozan spondilit ile uyumlu olup HLA B27 testi negatif olabilir.
Ne Zaman Doktora Başvurmak Gerekir?
- Şayet sabahları bel /kalça ağrısı ile uyanıyorsanız
- Ağrınız hareketle azalıyor ve yarım saatten uzun süren tutukluk şikayetiniz varsa
- Ağrı sizi gece uykunuzdan uyandırıyorsa
- Ağrınız egzersizle azalıyor, istirahat ile kötüleşiyorsa
- Ağrınız uzun süredir devam ediyorsa
- Eklem şişliği yaşadıysanız
Yüklenme yapmadığınız halde farklı bölgelerinizde (topuk, kalça, göğüs gibi) ağrı oluşuyorsa mutlaka ilgili uzmana başvurmalısınız.
Ankilozan Spondilit Hastalığına Yol Açan Nedenler Nelerdir?
Hastalığın kesin bilinen bir nedeni yoktur. HLA B27’den kaynaklanan genetik etkiler ön plandadır. Genetik yatkınlığı olan kişilerde tetikleyici çevresel faktörlere karşı immün yanıtlar sonucu geliştiği düşünülmektedir.
Yakın zamanda geçirilmiş infeksiyonlar hastalığın başlamasını tetikleyebilmektedir. Özellikle gastroenterit (barsak infeksiyonu), idrar yolu infeksiyonu, cinsel yolla bulaşan hastalıklar gibi infeksiyonlardan sonra tetiklenebilir.
Ankilozan Spondilitte Risk Faktörleri Nelerdir?
- Cinsiyet: erkeklerde kadınlardan daha sık
- Yaş: geç adolesan dönem veya erken ergenlik döneminde başlangıç
- Genetik: HLA-B27 pozitifliği
Ankilozan Spondilitte Tanı Nasıl Konulmaktadır?
Ankilozan spondilitte teşhisi için iyi bir anamnez ve fizik muayene şarttır. Bulgular hastalığı düşündürüyorsa gerekli tetkikler istenir. Hastalık çok farklı seyredebildiği için hastaya özel bir yol izlenir.
Hastanın geçmiş hikayesinde daha önceki ağrılı dönemlerinin olup olmadığı, ağrının dönemsel özellik gösterip göstermediği, yer değiştirin ağrı, sabah tutukluğu, aile hikayesi olması, daha önce geçirilmiş gözde iltihaplanma, eklem şişliği, tendonda inflamasyon, yakında geçirilmiş infeksiyon hikayesi, kendisinde veya ailesinde romatizmal hastalık hikayesi (sedef hastalığı, Behçet hastalığı, Chron hastalığı, ülseratif kolit hastalığı vb.), steroid olmayan ağrı kesicilere verdiği yanıt, laboratuvar testlerinde yüksekliğin (CRP ve sedimentasyon yüksekliği) sorgulanması ve araştırılması gerekir. Hastanın yakın zamanda kullandığı ilaçlar da sorgulanmalıdır.
Nadirde olsa bazı ilaçların kullanımına bağlı veya bazı vitaminlerin eksikliğine bağlı sakroiilit ve inflamatuvar bel ağrısı gelişimi olabilmektedir.
Hastanın doktoru ile iletişimi çok önemlidir. Çünkü bu hastalıkta bazen şikayetler çok silik başlangıçlıdır ve şikâyetlerin belirginleşmesi için zaman gerekir.
Henüz bir haftadır olan bir ağrı ile bu hastalığın araştırmasını yapmamız doğru bir yaklaşım olmayabilir, çünkü bulgular tam yerleşmeden yapılan tetkikler bizi yanlış tanıya götürebilir.
Başlangıçta eş zamanlı bel fıtığı olup ağrının nedeni olarak bel fıtığı tedavisi alan pek çok hastamız olmaktadır. Ağrının karakterinin ve değişiminin hasta tarafından takip edilmesi ve doktorunu bu konuda bilgilendirmesi gereklidir. Bu konuda uzman bir doktorun takibinde kalmak doğru teşhiste önemlidir.
Hastanın kliniğine göre laboratuvar incelemeleri ve görüntüleme yöntemleri tanıda ve takipte gerekemektedir. Romatolojik hastalıklarda genellikle testler aşama aşama istenmekte, elde edilen veriler gözden geçirilerek yeni bir teste ihtiyaç olup olmadığı belirlenmektedir.
Bazen hastalarımızı bir süre ilaç ve/veya fizik tedavi ile takip edip şikayetleri gözlemleyerek ileri teste gerek olup olmadığını izleyebiliyoruz. Hastalarımızın birçoğu maalesef sık doktor değiştirebiliyorlar, buda teşhis sürecini sekteye uğratmakta. Hastalarıma tavsiyem şayet ağrınız devam ediyorsa doktorunuzla tekrar randevulaşın.
Ankilozan Spondilit Hastalığının Tedavisinden Bahseder Misiniz?
Günümüzde hastalığı tümüyle yok eden bir tedavi yoktur. Tedavideki asıl amaç ağrıyı ve tutukluğu azaltmak, fonksiyonu, mobiliteyi korumak ve düzeltmek, yeti kaybını önlemek, yaşam kalitesini artırmak ve yapısal hasarı önlemektir.
Tedavi ile şikayetler azalır ve hastalığın ilerleyişi yavaşlar. Tedavide ilaç tedavisi, hasta eğitimi ve egzersizler yer almaktadır. Tedavide ilk basamak steroid olmayan ağrı kesici ilaçların kullanımıdır. Doktorunuz sizin durumunuza ve eşlik eden hastalıklarınıza göre size uygun ilacı reçeteleyecektir.
Tedavide de aşama aşama gidilerek farklı ilaçlara geçiş yapılmaktadır. Son yıllarda tedavide kullanılan biyolojik ajanlar ile hastalık kontrol altına alınabilmektedir. Hangi ilacın etkin olacağını belirlemek bir süreç almakta, ilaçlar kişiden kişiye farklı etkinlik gösterebilmektedir.
Ayrıca kullanılan her ilacın yan etkisi olabilmektedir ve hastalarda oluşabilecek ilaç yan etkilerinin yakın takibi gerekmektedir.
AS’de Egzersizin Amacı Nedir?
- Vertebral kolonun hareketliliğini devam ettirmek
- Kontraktür oluşumunu engellemek, oluşmuşsa ilerlemesini yavaşlatmak
- Göğüs kafesi hareketliliğini devam ettirmek
- İyi bir postürü devam ettirmek
- Kısalmış kasları germek
- Zayıflayan kasları güçlendirmek
- Fiziksel uyumu iyileştirmek
Hastaların tedavisinde egzersiz mutlaka olmalıdır.
Ankilozan spondilitte hastalara öğretilmesi gereken temel egzersizler eklem hareket açıklığı ve germe egzersizleri servikal omurganın tam ekstansiyon ve rotasyon egzersizleri, dorsal ve lomber ekstansiyon egzersizleri, yatarak veya dizler üzerinde durarak yapılan gövde rotasyonu egzersizleri, kedi-deve egzersizleri ve solunum egzersizleridir. Bunların yanısıra rekreasyonel aktiviteler ve aerobik egzersizler de önerilmektedir.
Ankilozan Spondilit Tedavisinde Tamamlayıcı Tıp Yöntemleri ve Beslenme Önerileri Hakkında Neler Söylemek İstersiniz?
Son yıllarda popüler olan tamamlayıcı tıp yöntemleri (kupa tedavisi (hacamat), hirudoterapi, akupunktur, ozon tedavisi gibi) tedavide ağrı ve fonksiyonellik için oluşturduğum tedavi planının bir parçası olmakta.
Yine beslenmenin ağrı üzerine olan etkisinin son yıllarda gittikçe daha ön plana çıkmaya başlaması ile beslenme önerileri ve besin takviyeleri de önerilerim arasında yer almakta.
Ancak bu konularda daha ileri çalışmaların gerekliliği de yadsınamaz.
ankilozan spondilit nasıl teşhis edilir
Ankilozan spondilit belirtileri nelerdir
Çok açıklayıcı ve kolay anlaşılır bilgiler için teşekkür ederim 🙏