Kartilaj Doku Dejenerasyonu
Kıkırdak vücudun hemen hemen tüm eklemlerinde bulunmakla birlikte, özellikle hareket etmeyi sağlayan eklemlerde bulunan kıkırdak büyük bir önem taşır. Kartilaj doku olarak da adlandırılan kıkırdakta meydana gelen hasar ya da kireçlenme bir yandan ağrıya sebep olurken, bir yandan da fonksiyon problemlerine neden olabilir. Kartilaj doku herhangi bir sebeple hasar gördüğü zaman, eğer hasta çocuk ya da genç değilse kendisini tamir etmesi çok zordur. Kartilaj doku dejenerasyonu ilerleyen yaşlara bağlı olarak gelişebileceği gibi, özellikle gençlerde ve çocuklarda düşme ya da yaralanma gibi travma durumlarına bağlı olarak gelişir. Dolayısıyla ilerleyen yaşlarda meydana gelen kartilaj doku dejenerasyonu eklem problemlerine neden oluyorsa, tedavi genellikle cerrahidir.
Vücutta Kireçlenme Neden Olur?
Pek çok nedene bağlı olarak gerçekleşebilen kartilaj doku dejenerasyonu ya da bir diğer adıyla kireçlenme, önemli ortopedik problemlerden biri olarak değerlendirilir. Eğer kartilaj dokuda meydana gelen lezyonlar 1 cm’den büyükse, kireçlenme meydana gelebilir. Kartilaj doku dejenerasyonu çocuklarda ve gençlerde kendiliğinden iyileşebilmekle birlikte, ilerleyen yaşlarda kendiliğinden iyileşemez. Kartilaj doku dejenerasyonu fazla kilolar, travma, eklem dengesizliği, beslenme alışkanlıkları, kullanılan ilaçlar, dizilim bozukluğu ve avasküler nevroz gibi nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabileceği gibi, genetik faktörlere bağlı olarak da gelişebilir.
Kartilaj Doku Dejenerasyonu Belirtileri Nelerdir?
Kartilaj doku dejenerasyonunda belirtiler genellikle yavaş yavaş ortaya çıkar ve zaman içerisinde şiddetini artırabilir. Kartilaj doku dejenerasyonunda en sık karşılaşılan belirti ağrıdır. Ağrı özellikle hareket sırasında ortaya çıkar ve istirahat sırasında hafifler. Eğer dejenerasyon ilerlediyse, istirahat sırasında da ağrı görülebilir. Ağrı dışında kartilaj doku dejenerasyonunun en sık karşılaşılan belirtileri şunlardır:
- Özellikle sabahları ya da uzun süre hareketsizlikten sonra ortaya çıkan tutukluk,
- Eklem hareketlerinin kısıtlanması ve hastalığın ilerleyen seviyelerinde günlük yaşam aktivitelerinin gerçekleştirilemez hale gelmesi,
- Nadir de olsa şekil bozuklukları.
Kartilaj doku dejenerasyonunda problem her ne kadar kıkırdakta meydana geliyor olsa da, hastalığın ilerleyen dönemlerinde kıkırdağın altında bulunan kemiklerde ya da kaslarda da hasar oluşmaya başlayabilir.
Vücutta Kireçlenme Nasıl Tedavi Edilir?
Çocukluk döneminde meydana gelen kartilaj doku dejenerasyonu genellikle takip sonucu kendiliğinden iyileşir. Fakat ilerleyen yaşlarda kendiliğinden iyileşme söz konusu değildir. Kartilaj doku dejenerasyonunda uygulanacak ilk tedavi yöntemi hareketlerin ve aktivitelerin kısıtlanmasıdır. Hemen arkasından ameliyatsız tedavi yöntemleri olarak antiinflamatuar tedavi, diz içi hyaluronik asit enjeksiyonu, bandaj ve yürüme korseleri, diz içi kök hücre enjeksiyonları, diz içi PRP enjeksiyonları ya da fizik tedavi rehabilitasyon uygulamaları kullanılabilir:
Hyaluronik Asit
HA olarak da adlandırılan ve viskoelastik bir yapıya sahip olan hyaluronik asit jel şeklinde hazırlanır ve kayganlaştırıcı bir etkisi bulunur. HA diz içine enjekte edilir. Hastanın ağrılarına da bağlı olarak enjeksiyonun 6 ayda bir tekrarlanması mümkündür. Enjeksiyondan sonra hastadan birkaç gün fiziksel aktivitelerden uzak durması istenir. Enfeksiyon, kanama ya da şişlik gibi komplikasyonlar oluşma ihtimali bulunsa da, bu ihtimal oldukça düşüktür. HA tedavisine ek olarak tablet şeklinde alınan glukozamin destekleyici tedavisine de başvurulabilir. Bu tedavi yönteminin kesin sonuç verdiğine dair gerçekleştirilmiş olan herhangi bir çalışma bulunmamasına rağmen, hastaların ağrılarının hafiflediği görülmüştür.
PRP Enjeksiyonu
Planet Rich Plasma ya da trombosit bakımından zengin plazma tedavisi olarak da adlandırılan PRP enjeksiyonu, özel bir makine kullanılarak hastadan kendi kanının alınması ve trombosit olarak adlandırılan kan hücrelerinin ayrıştırılması ile gerçekleşir. PRP enjeksiyonu tedavisinin başarısını hastanın yaşı, sistemik hastalıkları olup olmadığı, hastanın yaşı, kullanılan ilaçlar ve diyabet gibi hastalıklar etkileyebilir.
Fizik Tedavi ve Egzersiz Uygulamaları
Kıkırdak üzerine binen yükün azaltılması için kasların güçlendirilmesi büyük önem taşır ve burada da devreye egzersiz uygulamaları girer. Egzersiz dışında bazı yaşam tarzı değişiklikleri de ağrının azaltılmasına yardımcı olur. Bu değişikliklerden bazıları şunlardır: Suyun içinde yürümek ya da yüzmek, merdivenlerden inip çıkmak yerine asansör kullanmak, kilo almaktan kaçınmak ve baston kullanmak. Tüm bunların dışında ağrı hissedilmeyen zamanlarda sıcak kompres ya da açma germe hareketleri, ağrının olduğu durumlarda ise buz uygulamaları ve istirahat faydalı olacaktır. Hem bu hastalık açısından hem de daha sağlıklı bir hayata sahip olmak için kişilerin yaşlarına uygun spor faaliyetlerini düzenli olarak gerçekleştirmeleri gerekir.
Kök Hücre Tedavisi
Lipogems olarak da adlandırılan kök hücre tedavisinde; karından ya da üst bacakların iç kesiminden alınan yağ hücreleri içerisinde bulunan kök hücreler, hastalığın olduğu bölgelere verilir ve böylelikle hasar görmüş olan yapıların onarılması amaçlanır. Yağ dokusunun alınması, kök hücrelerin ayrıştırılması ve hasarlı bölgeye verilmesi olmak üzere 3 farklı aşamadan oluşan bu işlem genellikte tek seansta ve lokal anestezi altında yapılır.
Ameliyat
Yukarıdaki ameliyatsız tedavi yöntemlerinin işe yaramadığı durumlarda ameliyata başvurulabilir. Kullanılacak olan tedavi yöntemi hastanın yaşına, aktivite seviyesine, gerçekleştirdiği sportif faaliyetlere ve kıkırdakta meydana gelen hasarın boyutuna göre farklılık gösterir. Ameliyatın planlanma sürecinde detaylı bir fiziki muayene gereklidir ve çeşitli görüntüleme tekniklerinden yardım alınır. Ameliyatlı tedavide en sık başvurulan yöntemler şunlardır: Mikrokırık yöntemi, mozaikplasti yöntemi, kıkırdak dokunun kopması durumunda emilebilir vida tedavisi, kıkırdak hücresi nakli, total diz protezi ve kısmi diz protezi.
Kartilaj doku dejenerasyonu tedavi edilmediği zaman ciddi ortopedik problemler ve fonksiyon bozuklukları ortaya çıkabilir. Söz konusu durum hastanın günlük aktivitelerini ve yaşam konforunu olumsuz olarak etkiler. Bu yüzden belirtiler ortaya çıktığı zaman ertelemeden, erken bir şekilde tedavi sürecinin planlanması büyük önem taşır.